بَاب
مَنْ قَالَ
تَغْتَسِلُ
مِنْ طُهْرٍ
إِلَى طُهْرٍ
112. (Müstehaza) Bir
Temizlikten Diğer Temizliğe Kadar Ğusleder Diyenler(in Dayandığı Hadisler)
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
جَعْفَرِ
بْنِ زِيَادٍ
و حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
شَرِيكٌ عَنْ
أَبِي
الْيَقْظَانِ
عَنْ عَدِيِّ
بْنِ ثَابِتٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي
الْمُسْتَحَاضَةِ
تَدَعُ
الصَّلَاةَ
أَيَّامَ
أَقْرَائِهَا
ثُمَّ تَغْتَسِلُ
وَتُصَلِّي
وَالْوُضُوءُ
عِنْدَ كُلِّ
صَلَاةٍ قَالَ
أَبُو دَاوُد
زَادَ
عُثْمَانُ
وَتَصُومُ
وَتُصَلِّي
Adiy bin Sabit, babası
tarikiyla dedesinden Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in müstehaza hakkında
şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: (Müstehaza hastalanmadan evvelki) hayız
günlerinde namazı terk eder, sonra (hayız günleri bitince) ğusleder ve namazını
kılar. Her namaz da da abdest alması lazımdır.
Ebu Davud dedi ki:
(Ravi)i Osman "Oruç tutar ve namaz kılar", ibaresini ilave etti.
Diğer tahric: Tirmizi,
tahare; Dârimi, vudu'
AÇIKLAMA: Hadis'ten anladığımıza göre, mu'tade olan
müstehaza eski hayız günleri bitince gusleder ve temizlenmiş sayılır. Ancak
özür sahibi sayıldığı için Hanefilere göre her namaz vaktinde abdest alır ve
sonraki hayız günleri gelinceye kadar, namazını kılmaya devam eder.
Hanefilerden Tahavi bu meselede şunları söylemektedir: "Müstehaza her
namaz için abdest alır, diyenler ihtilaf etmişlerdir. Bunlardan Ebu Hanife,
Züfer, Ebu Yusuf ve Muhammed bin Hasen'e göre her namaz vakti için abdest alır.
Bazıları ise, vakti söz konusu etmeden her namaz için abdest alır demişlerdir.
Biz, bu iki görüşten sahih olanı ortaya koymak istedik ve gördük ki, müstehaza
abdest alıp daha namazını kılmadan vakit çıksa ve bu abdestle namaz kılmak
istese yeniden abdest almadan bunun caiz olmayacağında ittifak etmişlerdir.
Yine gördük ki, istihazalı bir kadın bir namaz vaktinde abdest alsa ve bu
abdestle namaz kılsa, sonra da bu abdestle nafile kılmak istese vakit çıkmadığı
müddetçe bunun caiz olduğunda icma etmişlerdir. Bu söylediklerimiz abdesti
bozan şeyin vaktin çıkması olduğuna ve abdestli olmayı gerekli kılan şeyin
namaz değil, vakit olduğuna delildir..."
Tahavi'nin
bu ifadeleri aslında Hanefi mezhebinde fetva verilen görüşü tesbit ve takviyedir.
Buna göre, Hanefilerce müstehaza her namaz vakti için bir ayrı abdest
alacaktır. Bu mesele hakkında daha evvel de bilgi verilmiştir.
İmam
Kasani, Bedayi'de bu hususta mezheplerin görüşünü vermiştir. Kasani'nin
söylediklerinin hulasası şudur: "Müstehaza gibi kendisinde hades
bulunmadığı halde üzerinden namaz vakti geçmeyen özür sahiplerine gelince,
namaz vakti devam ettiği müddetçe bunlardan necaset çıkması abdesti bozmaz. Bu
biz Hanefilerin görüşüdür.
"Şafif,
özür istihaza, idrarı tutamama ve devamlı yellenme gibi iki yoldan birisinden
ise, her farz için abdest alır ve bununla istediği kadar nafile kılabilir,
demiştir.
"İmam
Malik'in iki görüşünden birine göre her namaz için abdest alması lazımdır. İmam
Malik "Müstehaza her namaz için abdest alır" hadisine dayanmış, Şafii
de bu namazı farz olarak kayıtlandırmış ve nafileyi de farza tabi saymıştır.
"Bizim
delilimiz ise, Ebu Hanife'nin nivayet ettiği "müstehaza her namaz vakti
için abdest alır" Hadisidir. Bu hadis bu babda nasstır. Ayrıca azimet, nimete
şükür bakımından vaktin tamamını eda ile meşgul etmektir. Ancak bir ruhsat,
kolaylık, rahmet ve fazl olarak Şari, vaktin bir kısmını eda ile meşgul etmeyi
terke cevaz vermiş ve bunu, hükmen bütün vakti namazla meşgul etmek saymıştır.
Öyleyse vaktin tümünü Şer'an eda etmek fiilen eda etmek demektir. Bu da
taharetin bekası ile mümkündür..."
Kasani
bu şekilde Hanefi mezhebinin görüşünü müdafaa ettikten onra Şafii ve
Malikilerin dayandıkları hadisin aslında kendi görüşleri aleyhine bir delil olduğunu
söyleyerek bunu ispat cihetine gitmiştir. Fakat burada bu münakaşaları
nakletmeye lüzum yoktur.